Yıllar, Aylar, Günler, Saatler…

Seneler önce bu siteyi kurarken çok güzel hayallerim vardı, sonra başka şeylere evrildi, hayatım gibi. 2015 yılında açmışım inanır mısınız? 5 sene geçmiş üstünden, tekrar burayı aktif hale getirme kararı almamla son 5 senede “ben ne yaptım?” diye sordum ister istemez kendime.

Sahi neler oldu bu 5 senede bana, sana, ona, size, hepimize neler oldu?

Güneş batarken çektiğim her fotoğrafın bir anısı vardır genelde, yukarıdakini 1 Haziran 2015 tarihinde çekmişim, dün gibi hatırlıyorum o güne dair hislerimi mesela. Güneşin doğuşu ve batışını hatıralarıma bağlamayı seviyorum, hafızamı böyle küçük detaylarla güçlü tutuyorum.

Manzara fotoğrafları hep bir şeyleri anımsatıyor bana, şu göl kenarında çektiğim fotoğraf Moskova’dan, Eylül ayında uçağıma saatler kala şehri yaya olarak baya bir dolaşıp hayatımı sorgulamıştım, planlar yapmıştım. Uçaktan indiğim gibi o planlar, kendime verdiğim sözler saatler içinde geçerliliğini yitirdi. Benim suçum muydu, plan yapmak uğursuzluk muydu? Senin yüzünden miydi? Çevremdekilere inat yaptıklarım mıydı? Hatırladıkça gülüyorum, o göl kenarında oturup ağlamıştım tek başıma, geçtiğimiz yaz herkesi, bana yapılanları, yediğim kazıkları, sevgiyi ve öfkeyi unutmak için kendimi şehirden şehire seyahat etmeye, uçmaya, daha çok iş yapmaya odaklamıştım. Evimin yolunu unutmuştum, 15 gün eve gelmediğim oldu, kedilerim bana küstü. Öyle bir sosyal hayat yaptım kendime, şimdi o yüzden de çok zorlanıyorum. Evimin yolunu unutmuşken şimdi halime bak. Diyorum ya, o gölün kenarında kendime verdiğim sözlerin kaybolması birkaç saatlik geri dönüş yolculuğuyla son buldu… Size de oluyor mu, kaç kere kendinize tutamayacağınız sözler verdiniz?

Yıllar, aylar, günler, saatler… Ne 5 saat ne de 5 sene yetmedi benim değişmeme, içimde kendimle olan savaşımı düşündüm 5 sene içinde, ne yalanlar işittim, ne bahaneler duydum, ne suçlamaları sineye çektim, her şeye göz yumdum onlarca insana karşı. Siz nasıl yapıyorsunuz bunu? Belki de ben çok hassasım. Sosyal medyayı kapattım 2 haftalığına başıma gelen bazı durumlardan dolayı, sonra durdum ve dedim ki neden kendime böyle katı sınırlar çiziyorum? Başka türlü sınırlar çizip emek verdiğim şeylere neden dönmüyorum? Sınır çekmek ne zor şey, düşünmeye, sevmeye, aşka, insanlara, konuşmaya sınır nasıl koyuluyor? Önünüze çıkan engellere tekme atasınız gelmiyor mu? Her şeyi kuralıyla yapmaya o kadar alışmışız ki doğamıza ters gelen bir durum olduğunda insan ne yapacağını şaşırıyor, afallıyoruz resmen. Oturup düşünsenize, son 5 senede kaç kere engele takıldınız yolda ilerlerken? Ben artık saymayı bıraktım, bazı şeyleri bıraktığım gibi. İnanmayı bıraktım. Konuşmayı bıraktım. Plan yapmayı bıraktım. Güvenmeyi bıraktım. Bahane uydurmayı bıraktım. Kaçmayı bıraktım. Hatırlamayı bıraktım. Son 5 seneye dair ne varsa kutuya kaldırdım, üstüne de 3 kez kilit vurdum.

Bu blog için de geri dönüşe dair ilk yazım bu olsun istedim. 5 seneye dair ne varsa hepsini yazmaya, müziğe ve geleceğe tohum niyetine ekeceğim saksıya.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir